Kayıtlar

Mart, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİR MASA KURULSA DA HERKESİN FİKRİ ALINSA...

Resim
Hep biz biliyoruz değil mi? Her şeyi bildiğini zannedip, karşındakinin bilmediğini mi zannediyorsun? Aptala yatanları, aptal mı sanıyorsun? Senin bildiklerin ve bilmediklerin. Ayrıca bilsen de, bilmesen de. Tek bildiğin, her şeyi kendinin bildiğini zannetmek. Mühendissin, doktorsun, öğretmensin... Mevlana'ya sormuşlar ; O kadar okursun, o kadar yazarsın, ne  bilirsin ?  Mevlana  şu cevabı vermiş; Haddimi bilirim. Peki danışma bu işin neresinde? Hatırlayalım mı? Sizinle kıssadan hisse yapalım mı? Neler söylenmiş, neler tecrübe edinilmiş? Danışan kişi, danıştığı için rahatlar, ama danıştığı kişiyi de düşünceye boğar. ( August Wolf) Yedi yaşına kadar çocuğunuzla oynayınız, on beş yaşına kadar arkadaş olunuz, on beş yaşından sonra onunla istişare ediniz. ( Hz. Ali (ra)) İnsanın, mektuptan ziyade sözle, kendi başına olmaktan ziyade de üçüncü bir şahsın araya girmesiyle işlerini görmesi çoğu zaman daha isabetli olur. ( Francis Bacon) Danışın ve danıştığınız kişinin

ŞEHİTLER GÜNÜ

Resim
Ne söylesek az,  Ne yazsak az... Minnettarlığımızı yazı ve sözle değil, "Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır" anlayışı ile yerine getirmeli, Peki sadece bir günle hatırlanmak mı? Asla! Kendilerine dava edinerek bu toprakları yurt edinmiş atalarımız, Gözlerini kırpmadan evlatlarına bırakmak için bu toprakları, Yine bu topraklar için toprağa düşmüşler, Nerede mi derseniz? Preveze'de, Kafkaslarda, Conk Bayırında, Maraşta, Viyana Kapılarında, Sakarya'da, Kurtuluş Savaşında, Plevne'de, Kafkaslarda, Afrin'de, Kutu Deresi'nde, Ali Boğazı'nda... Geçmişte olduğu gibi şu anda da eli tetikte bekleyen, gözlerini kırpmadan bekleyen bu vatanın evlatları, Gökyüzünüz açık olsun! Gözünü kırpmadan, hiç tereddüt etmeden, bu topraklar için toprağa düşmüş, bu vatanın evlatlarına, Gün doğdu, hep uyandık,  Siperlere dayandık.  İstiklalin uğruna da,  Al kanlara boyandık.  Sandılar Türk uyudu,  Ata cenge buyurdu,  Türk

KAVRAMLAR VE YÜKLEDİĞİMİZ ANLAMLAR

Resim
Kavramlar, kavramlar, kavramlar... Hangisi üzerinde dursam, hangisini düşünsem, Hangi yorumu yapsam, neyi anlatsam, anlatılanlardan ne anladıysam... Kavramlar, kavramlar, kavramlar... Türk Dil Kurumuna göre; Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı. Felsefi açıdan baktığımızda ise; Nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım. Ne geldiyse başımıza kavramlara yüklediğimiz anlamlardan geldi. Ne anlattığımız kadar ne anladığımızda önemli değil mi? Ne yaşadıysak, ne gördüysek, ne okuduysak ve ne düşündüysek hepsi o kadar. Aslında fark yaratırız kavramlarla, Duyguları anlatır, paylaşırız düşüncelerimizi, Herakleitos ne güzel söylemiş, " Hak kavramını haksızlık kavramı olmasaydı bilemezdik. " diye. Neredeyse her kavram zıttı ile bir anlam taşıyor. Felsefe yaşamımızın her alanına girmiş durumda. O kadar çok kavram çıkarmış ki ortaya. Nail Kaplan'ın dediği gibi. "Felsefe, y