GELECEKTE EĞİTİM LİDERLİĞİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ
KADİR
BAYŞU: Sayın Hocam görüşme talebimizi kabul ettiğiniz için öncelikle teşekkür
ederiz. Sizleri tanımak isteriz. Kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Hoş buluşmalar Sayın Bayşu
Böyle bir Paylaşım Sohbetine çağrınız için asıl ben teşekkür
ederim. Böylesine paylaşımların taraflar/katılımcılar için mesleki gelişim
fırsatları olduğuna inanıyorum. Bu sohbetin çok güzel geçeceğine de inanıyorum;
çünkü bir sohbetin kalitesi sohbete katılanların kalitesi ile doğru
orantılıdır. Bu nedenle Kadir Bayşu ile birlikte olmaktan çok gururluyum. Bir
sohbet ortamına katılan kişilerin birbirlerini tanıması bir önkoşul mudur?
Bilmiyorum. Sohbete katılan grup üyeleri birbirlerini çok iyi tanıyorlarsa bir
kısım önyargılara sahip olabilir; o kişinin düşüncelerini daha evvel
paylaşmışsınızdır, ne söyleyeceğini, nasıl düşündüğünü aşağı yukarı
biliyorsunuzdur. Böyle bir durum sohbetin etkililiğini azaltır. Biz birbirimizi
tanımıyoruz o nedenle benden “kısaca kendimden bahsetmemi” istiyorsunuz.
Zor bir durum
Sayın Bayşu; uzun bir
yaşamı kısaca nasıl anlatacağım? Gayret edeyim. Ama bu istem biçiminizi
beğendim “kısaca” bir sunum istiyorsunuz, haklısınız, aynı zamanda zor bir şey
istiyorsunuz. Haklısınız, şunun için, insanların artık uzun uzun sözlü veya
yazılı anlatıları dinlemeye, okumaya zamanları da yok tahammülleri de. Gençler
giderek daha kısa yazmanın yollarını buldular “selam” diyeceklerine “slm”
yazmakla yetiniyorlar. Zor dedim, şunun için kısa yazmak veya konuşmak için çok
ön hazırlık yapmak gerekiyor. Seksen beş yıllık, altmış yılı eğitime
hasredilmiş bir hayatı kısaltmak kolay değil. Deneyeceğim.
Ben öğretmenim Bayşu kardeşim, ben eğitim ve okul
yöneticisiyim, ben eğitim, yönetim alanında akademisyenim. Eğitimle dolu ilginç
bir yaşam, iki yıllık askerlik süremi bile acemi eğitim alayında yaptım. Bin
dokuz yüz elli beş yılında Diyarkırı’ın Bağıvar köyü İlkokulunda başladım
eğitim hayatıma, 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Kıdemli
öğretim üyesi (Prof.) olarak emekli oldum. Yaklaşık kırk yedi yıllık kamudaki
eğitimcilik yaşamıma, öğretmenlik, müdür yardımcılığı, okul müdürlüğü, il milli
eğitim müdürlüğü görevlerini sığdırdım; hem de liyakatle. Başarılarla dolu
hizmetimi 2002 yılında emekli olarak tamamladım. Yaklaşık 1980 yılından bu
yana, kırk yıldır alanda, okullarda öğretmen, öğrenci, veli ve okul müdürleri,
diğer kamu kurumları ile sanayide yönetim, ast üst ilişkileri, akran ilişkileri
v.b yetişkinlere yönelik gelişim çalışmaları yapıyorum. Bu alanda bazı ilklerde
de imzam vardır. Türkiye’de ilk defa makam şoförlerinin, otobüs şoförlerinin,
yönetici sekreterlerin, güvenlik görevlilerin eğitim programlarını hazırlayıp
uygulamışımdır. İki bin YİRMİ yılının nisan ayından beri (85 yaşıma girdiğimden
beri) uzaktan gelişim programları hazırlayıp sunuyorum. Çok mu uzun oldu Kadir
Bey, özür dilerim. Ben her zaman bir konuyu kısa, aynı zamanda “kıssa”
biçiminde, söylemek veya yazmak isterim.
KADİR BAYŞU: Son 30 yılda eğitimde yaşanan değişimleri düşündüğümüzde, gelecek 30 yıla ne gibi değişimler bekliyorsunuz?
Kadir Bey, son otuz yıldan, yani 1990-2020 aralığından söz
etmemi istiyorsunuz ve ardından 2050’yi soruyorsunuz. Geçen 30 yılın üçte ikisi
(%60 ı) tek başına iktidar olan, merkez sağda, muhafazakâr bir iktidar
dönemidir. İnişli çıkışlı bir dönemdir diyeceğim ama genelde gafiğin çıkışlı
noktaları inişlerden daha büyük değerlere karşılık gelmektedir. Bu dönemde
Türkiye eğitim sistemi iyileşmemiş, sadece “büyümüştür”. Önümüzdeki otuz yıla gelince,
sadece eğitim değil, ekonomi, politika, iklim, sosyal yaşam, bilim, meslekler,
coğrafya (hem fiziki hem siyasi), ulaşım, devlet-kamu yönetimi, hukuk HER ŞEY
FARKLI OLACAK. Lütfen bana “nasıl olacak?” diye sormayın “bilmiyorum”.
KADİR BAYŞU: Okul müdürleri,
müdürlük kadroları istiyor, meslek haline dönüşsün istiyor. Okul müdürlüğü
neden ek görev olarak görülüyor?
Rahmetli Zeki Müren’in ünlü şarkısı, “Hep O Şarkı”. Kadir
Bey, iki meslektaş olarak açık konuşuyoruz; Türkiyede her düzeydeki tüm okul
yöneticilerinin kurduğu etkin bir mesleki örgütlenme, en azından bir dernek var
mı? Yaklaşık elli dört bin (54.000) okulumuz var. Bu okulların yöneticileri
(Yaklaşık 130.000 okul yöneticisi) özellikle son on beş yıldan beri, fark
ettirmeden, bir ileri bir geri kağşamış bir yapıya alıştırılmıştır. Bir hizmet
alanının “meslek olabilmesi için hizmet öncesinde bir “eğitiminin olması”,
oluşmuş birikimli bir değer sistemi ve toplumsal bir kabulü gerekir. Bunlardan
yoksun bir alanda görev yapanların, statü talepleri havanda su dövmekten ileri
gidemiyor. Burada meslektaşlarıma söyleyeceğim bir yansıtma olacaktır: “Ülkemin
Bütün Okul Müdürleri Birleşiniz!”. Bir siyasi partinin ve sendikanın dümen
suyundan uzak, kendi enginliğinize yönelin lütfen.
KADİR BAYŞU: Okul müdürlerinin atanması veya görevlendirilmesi için
çıkartılan yönetmeliklerin sayısı çok fazla. Ülkemiz için doğru seçim yöntemini
neden belirleyemiyoruz?
Değerli yönetici arkadaşım, bir dizgede (sistemde), kurumsal
yapıda kademeleri, yetki ve sorumlulukları iyi belirlememiş iseniz, o kurumda
görevlendirilecekleri seçme, yerleştirme, değerlendirme, geliştirme, yükseltme
ve çıkarma/ayırma süreçlerini de etkili düzenlemeniz, işlerlik kazandırmanız
“ahenkli” olmayacaktır. Okul veya eğitim yöneticisi yetiştirmeden, okul
yönetimini tanımlamadan yapılan atamalar veya sizin kullandığınız terimle
“görevlendirmeler” etkili olmayacak, yani beklenen sonucu vermeyecektir. Bu tür
“düzensiz” düzenlemeler sonucunda okul yönetimindeki yetersizlikleri
yöneticilerin kişilikleri ile açıklamak her seferinde yeni özelik veya
yeterlikler arayıp sisteme ilave etmek veya çıkarmak durumunda kalırsınız.
Değişen sistemler, yöneticilerde yeni yeterlikleri zorunlu kılmaktadır. Bu
nedenle okul veya eğitim yöneticiliğinin iş tanımlarının her zaman
güncellenmesi, bu görevi üstleneceklerin kesintisiz geliştirmeleri gerekir.
KADİR BAYŞU: Okul
müdürlerini daha nitelikli olmaları için neler yapılmalıdır?
Okul yöneticilerimiz, yani okul “müdürlerimiz” toplumun
niteliği ölçütünde niteliklidirler. “Okul müdürlerinin daha nitelikli olmaları
için” toplumun nitelik olarak tanımlanan vasıflarından da “daha” olmaları
gerekir. Anlatmak istediğim, toplumsal yapıda “bileşik kaplar” örneğine uygun
düşer sanırım. Biraz daha ilişkili olarak tanımlamak gerekirse, “Okul
müdürlerinin daha nitelikli olmaları için” okulların ürünlerinin/çıktılarının
“daha nitelikli” olması gerekir.
KADİR BAYŞU: Sizce bir
okul müdürü, görev alanları düşünüldüğünde okulda neyi önceliklendirmeli?
Okul müdürlerinin görevlerinin “alanlara ayrılması” yönetsel
bir konumu tanımlamak bakımından yapılan, bir ölçüde, akademik bir süreçtir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken hususun “bütünü” tanımlamadan parçaların
tanımlanmasına yönelmenin yaratacağı tutarsızlıklardır. Okul müdürlerinin görev
alanı, bütünde “müfredatın yönetimi” biçiminde düşünebilir. Bunun anlamı
geleneksel deyimi ile insan kaynağının geliştirilmesi (İKY), yeni yaklaşım ile
“insan kıymetinin” (İKG) geliştirilmesi olarak ifade edilmektedir. “İnsan
kıymetinin geliştirilmesi”, insana, eüyeni bir yaklaşımın kısa sözel
anlatımıdır. Bana sorarsanız, görev alanı bütünde düşünüldüğünde, bir okul
müdürü için, okulda müfredatın etkili biçimde gerçekleştirilmesi önceliklidir.
Bu konular Allah nasip ederse bir daha ki sohbetimizde paylaşırız inşallah.
KADİR BAYŞU: Okul
müdürleri hangi liderlik türünü belirgin olarak yerine getirmelidir?
Kadir Bayşu kardeşim, sizinle sohbet etmek çok güzel. Ancak
bakıyorum da bir kısım kalıp sözcüklere veya deyimlere ağırlık veriyorsunuz.
Örneğin “liderlik”. Son zamanlarda dile pelesenk oldu bu sözcük. İngilizce
“leader” sözcüğü, geldi taht kurdu yönetim alanına. Benim bayrağım gibi öz
Türkçemde “önder” sözcüğü varken? Sonra da çeşit çeşit liderlik tanımları
uyduruldu, kopya edildi, taşındı dilimize; en sonuncusu çok ilginç “Atölye
Liderliği” gibi bir önderlikten söz ediliyor. Önderler (Liderler) atölyelerde
yetişmez, alanda gelişirler. Gelişirler diyorum şu anlamda, önderler toplumun
önünde yüzünü geleceğe dönmüş, kitlelerin önünde, yeni fikirlerin kaynağı, geleceğin
ışıklarını algılamaya ve yöneltmeye hazır konumdadırlar. Her an değişimleri
sezinlemeye, karşılamaya ve “uyuşuma” hazırdırlar. Okul müdürleri kendilerini
günlük işlerden öte, okul düzeyinde bu konumda algılamaya girişmelidirler.
Sayın Hocam sorularımıza verdiğiniz cevaplardan dolayı
teşekkür ediyoruz.
Ben teşekkür ederim Saygın Meslektaşım Kadir Bayşu. Bence
güzel bir paylaşım sohbeti oldu. Birçok meslektaşımızın da kulaklarını
çınlattık. Salgın döneminin değişik eğitim, öğrenim ortamında sağlıklarda olmanızı
dilerim.
http://www.nirvanasosyal.com/h-971-gelecekte-egitim-liderligi-uzerine-soylesi.html
Yorumlar
Yorum Gönder