ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLAR

Özel yetenekli bireyler denilince aklımıza ne geliyor?

Son günlerde karşıma çıkan bir makale sonrası bu konuyu yazmaya karar verdim.

Özel yetenekli birey denildiğinde aklımıza çocuklar da gelebilir, yetişkinler de. Yaşa göre bu durum farklılık gösterebilir. Genel olarak 0-8 yaş aralığını kapsayan erken çocukluk döneminde özel yetenekli çocukların genel karakteristik özellikleri ile ilgili birçok araştırma ile karşılaşabilirsiniz.

Ebeveynler bu dönemde çocuklarında gördükleri farklı bir davranışı özel yetenekli olarak değerlendirebiliyor ve hızlı bir şekilde tanılama için bir uzmana götürebiliyor.

Peki, erken çocukluk döneminde özel yetenekli çocukların özelliklerine ilişkin en kapsamlı listelerden birisini sizlerle paylaşıyorum. Bu listede özel yetenekli çocukların bilişsel, sosyal, duygusal ve davranışsal, konuşma ve dil, motor becerilere yönelik özellikler yer almaktadır. Listede yer alan özellikler, her bir beceri alanında özel yeteneğe sahip olan çocuklar için oluşturulmuştur.


Özel Yetenekli Çocukların Özellikleri

Bilişsel Özellikler

Genel zihinsel alanda özel yeteneğe sahip çocuklar aşağıdaki özellikleri sergileyebilirler:

·         Gelişim basamaklarını yaşıtlarından üçte bir oranında daha erken gerçekleştirme

·         Hızlı öğrenme

·         Meraklı gözlemleme

·         Çevresel uyaranlara karşı aktif olma

·         Hızlı ve doğru hatırlama

·         Bir süre önce öğrenmiş olduğu bilgileri ya da becerileri hatırlama

·         Akranlarına göre bir konuya ilişkin derin bilgi sahibi olma

·         Zaman gibi soyut kavramları anlama

·         Okuma, yazma ya da sayıları kullanmada ileri düzeyde olma

·         Okul başlamadan önce ismi dışındaki kelimeleri yazma

·         Kitap ve filmler için tercihler sunma

Konuşma ve Dil Özellikleri

Üst düzey sözel becerilere sahip, zihinsel olarak özel yetenekli olan çocuklar şu özellikleri sergileyebilirler:

·         Erken anlama

·         Dil kullanımında ileri düzeyde gelişim

·         Metafor ve analojileri kullanma

·         Spontan bir şekilde hikâye ya da şarkı oluşturma

·         Erken yaşlarda gerçek bir fikir ve bilgi alışverişi için dili kullanma

·         Çok yönlü mizaç algısına sahip olma

Motor Beceriler

Zihinsel alanda özel yetenekli çocukların çoğunda motor becerilerin gelişimi zekâ düzeyinin gerisinde kalabilir. Bunun yanı sıra motor becerilerde özel yeteneğe sahip olan çocukların karakteristik özellikleriyse şunlardır:

·         Erken motor gelişim; özellikle bilişsel kontrolü gerektiren dengede durma gibi becerilerde

·         Bulunduğu ortamda uygun bir konumda durma

·         Sağ ve sol algısında erken farkındalık

·         Yeni ya da zor yapbozları tamamlayabilme

·         Çizme ve yazmada üst düzey gelişim

·         Yüksek fiziksel enerji

Sosyal Beceriler

Zihinsel ve sözel olarak üst düzey becerilere sahip çocuklar, genel olarak sosyal becerilerde de oldukça üst düzey yeterliliğe sahiptirler. Temel karakteristik özellikleri şunlardır:

·         Yüksek düzeyde empati oluşturabilme

·         Kurallı oyunları oynama yeteneğinde erken gelişim

·         Yakın arkadaşlık oluşturmada erken gelişim

·         Yetenek düzeyine uygun arkadaşları yoksa tek başına oynayabilme

·         Genellikle oyun fikirleri ve adalet algısı nedeniyle diğer akranları tarafından aranma

·         Büyük çocuklar ya da yetişkinlerle ortak çalışabilme

·         Liderlik yeteneği

·         Yargılama ve ahlaki muhakeme becerisinde erken gelişim

·         Adaletsizlik gibi sosyal konulara yönelik erken ilgi

Duygusal ve Davranışsal Özellikler

Zihinsel olarak özel yeteneğe sahip bazı çocuklar duygusal olarak da özel yeteneklidirler. Bu çocuklar şu özelliklere sahip olabilirler:

·         Duygusal hassasiyet ve duyarlılık

·         Eleştiriye aşırı duyarlılık

·         Duygusal veya davranışsal patlamalara yol açabilen hayal kırıklığı

·         Genellikle büyük yaştaki çocuklara verilen sorumlulukları üstlenme

·         Uyumsuzluk

Bu özellikler özel yetenekli çocuklarda en sık rastlanan ve fark edilebilir özelliklerdir. Erken çocukluk döneminde gözlemleyebileceğimiz bu özellikler hem eğitimcilere hem de ailelere çocukların yetenek gelişimlerini planlayabilmek için önemli ipuçları verecektir. Ancak unutulmamalıdır ki bütün bu özellikler özel yetenek alanına (müzik yeteneği ya da bir spor alanında özel yetenek), özel yeteneğin ortaya çıktığı ortama ve döneme göre değişkenlik gösterebilir.

Erken çocukluk dönemi için sıralanan karakteristik özelliklerin tamamının olmasa bile büyük bölümünün bir çocukta gözlenmesi onun özel yetenekli olabileceğini düşündürebilir. Bununla birlikte bu özelliklerin yaşıtlarına oranla çocukta ne düzeyde görüldüğü konusu da önemlidir. Bir çocukta birkaç aylık erken gelişim görülmesi, onun özel yetenekli olduğunu düşünmek için yeterli olmayacaktır. Beklenen erken ve ileri gelişim özellikleri takvim yaşıtlarından önemli derecede farklı olmalıdır. Ayrıca özel yetenekli çocuklar içerisinde de düzey farklılıkları bulunmaktadır.

Doğru tanılama, özel yetenekli çocukların eğitim planlamalarını düzenlemede ilk ve en önemli adımdır (Pfeiffer ve Petscher, 2008, Akt. Kirişçi ve Demirel Dingeç, 2024). Özel yetenekli çocukların tanılanmasında temel amaç ise çocukları etiketleyerek kalıplaşmış zihin yapıları içerisine sokmak değil, gelişen zihin yapısına sahip olabilmeleri için onları cesaretlendirmektir (Dweck, 2006, Akt. Kirişçi ve Demirel Dingeç, 2024). Böylece erken çocukluktan itibaren çocukların yetenek düzeylerine uygun eğitim ortamları ile karşılaşmaları sağlanabilir, gelecekteki akademik başarıları artırılabilir ve yaşayabilecekleri sosyal, duygusal ve davranışsal problemler azaltılabilir (Kirişçi ve Demirel Dingeç, 2024).

Tanılamanın önemini Hertzog (2008) şu şekilde değerlendirmektedir: “Erken çocukluk dönemi özel yetenek eğitiminin odak sorusu ‘Özel yetenekli çocuk kimdir?’ sorusundan öte ‘Özel yeteneği nasıl tanılayabiliriz ve geliştirebiliriz?’ sorusu olmalıdır (Akt. Kirişçi ve Demirel Dingeç, 2024).”

Tanılamada karşılaşılan önemli sorulardan biri “tanılama kaç yaşında gerçekleştirilmelidir?” sorusudur. Özel yeteneğin tanılanması üzerine çalışan bilim insanlarının bu soruya farklı yaklaşımlar ile cevap verdikleri görülmektedir. Pfeiffer (2015) bilişsel yeteneğin üç yaşından itibaren güvenilir bir şekilde zekâ testleri ile ölçülebileceğini belirtirken; diğer bir grup araştırmacı altı yaşından önce zekâ testlerinin kullanımının güvenilir olmadığını belirtmektedir (Goodwin ve Goodwin, 1982; Roedell vd., 1980; Tannenbaum, 1991). Bu görüşün benimsenmesindeki en temel nokta ise daha büyük yaşlardaki çocuklara göre erken yaşlarda IQ puanlarının tutarlı sonuçlar vermemesidir (Wellisch, 2021). Ancak zekâ puanlarının tutarlılığı ile ilgili yapılan çalışmalarda özel yetenekli çocuklar ile normal gelişim gösteren çocuklar ayrı değerlendirilmemiştir (Hutchens vd., 1991). Erken çocukluk döneminde özel yetenekli çocukların IQ puanları belki de normal akranlarına göre tutarlı sonuçlar veriyor olabilir (Wellisch, 2021). Castello (2005) ise çok daha ileriki yaşlara, 12-13 yaşına kadar bilişsel yeteneğin nörolojik olgunlaşmasına bağlı olarak güvenilir tanılamanın gerçekleştirilmesinin güç olduğunu belirtmektedir. Tanılamanın ne zaman yapılması gerektiğine ilişkin görüşlerden bir diğeri ise erken yaşlardan itibaren düzenli olarak tanılamanın gerçekleştirilmesidir (Gottfried vd., 1994; Subotnik, 2009). Bu yaklaşım ile zekâ puanının erken çocukluk döneminde tutarlı sonuçlar vermemesi yönündeki görüş için de bir çözüm oluşturulabilir. Ancak düzenli aralıklarla tanılamanın gerçekleştirilmesi ekonomik anlamda sürdürülebilir değildir. Her ne kadar tanılamanın kaç yaşında yapılacağına ilişkin kabul görmüş tek bir yaklaşım olmasa da erken tanılama, özel yetenekli çocukların davranışlarını anlamak ve yeteneklerini en üst düzeyde geliştirebilecekleri eğitim fırsatları sunabilmek adına oldukça önemlidir (Akt. Kirişçi ve Demirel Dingeç, 2024).

Türkiye’de resmî tanılama işlemleri Millî Eğitim Bakanlığına bağlı rehberlik araştırma merkezleri ve bilim sanat merkezleri arasındaki iş birliği ile gerçekleştirilmektedir. Tanılama sürecinde aktif rol üstlenen bilim sanat merkezlerinde tanılama, örgün eğitime devam eden 1., 2. ve 3. sınıf öğrencileri için gerçekleştirilmektedir (Kirişçi ve Demirel Dingeç, 2024).

Ülkemizde; bazı öğretmenlerin ebeveynlere “çocuğunuz hiperaktif, üstün yetenekli olabilir” diyerek aileyi tanılamaya yönlendirmesi, ebeveynlerin evdeki gözlemleri ile tanılama yaptırması, “eğer böyle bir durum varsa uygun eğitimi aldırırız” düşüncesi, okulların özel raporları kabul etmemesi, okulların özel yetenekli çocuklara yönelik bireysel faaliyetleri etkin planlayamaması, bu konuda öğretmenlerin isteksizliği ve yetersizliği, kalabalık sınıflar içinde yok olan bu öğrenciler, BEP konusunda yetersiz bilgi ve planlama, her hareketli çocuğun üstün yetenekli görülmesi ve çocuklara vurulan damgalar, çocukların kendilerini farklı görmesi ve “ben zaten sınıftakilerden farklıyım” diyerek kendisini zorlamaması, gerekli emek, çaba ve gayreti göstermemesi... gibi konular eğitim sistemimizi ve ebeveynleri etkilemektedir.

Ortak paydamız insanız, bireysel farklılıklarımız var, özel durumları tespit etmemiz ve ülkemin geleceğinde faydalı bireyler olması adına yapılacak her çalışma çok değerlidir.

Unutmayalım ki başarının %5’i üstün yetenek ve zekâ ise %95’i gösterilecek emek, çaba ve gayrettir.

Sağlıcakla kalın.

Kadir BAYŞU

Kaynakça:

Kirişçi, N., ve Demirel Dingeç, Ş. (2024). Erken çocukluk döneminde özel yeteneğin tanılanmasına ilişkin eleştirel değerlendirme. Millî Eğitim, 53 (241), 613-634. DOI: 10.37669/milliegitim.1188877


Bu yazı Nirvana Sosyal Bilimler Sitesinde 01.07.2025 tarihinde yayımlanmıştır.

https://www.nirvanasosyal.com/h-2547-ozel-yetenekli-cocuklar.html

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

2025 YILI LİSELERE GİRİŞ SINAVI (LGS) VE KONULARI

ANLAMAK VE ANLAŞILMAK

Karne Sadece Notlardan mı İbaret?